Milletimizin Kararı İstikrar, Rotası Yeniden Büyük Türkiye
Milletimiz, 1 Kasım seçimleriyle; 7 Haziran'da gerçekleştirilen 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi sonuçlarını, seçenek ve çözüm üretme mevzisi olarak görülmesi gereken siyaset kurumunun değersizleştirilmesine, milletin ve devletin iç ve dış aktörlerce vesayet çemberine alınmasına, milletin ve iradesinin berhavar edilmesine sermaye yapmak isteyenlere izin vermemiş, izin vermeyeceğini ilan etmiştir.
Ülkemizin 7 Haziran seçimlerinden sonra siyasi, ekonomik, sosyolojik ve diplomatik bağlamda içine çekilip mahkum edilmek istendiği "kara delikler", bizzat milletin eliyle kapatılmış ve bir daha açılmamak üzere mühürlenmiştir.
7 Haziran seçim sonuçlarıyla siyasi aktörlere "uzlaşma hedefli koalisyon" davetiyesi gönderen milletimiz; bu davetiyeyi "ideolojilerini dayatma", "hayırları ile milleti yok sayma" ve "sırtını terör örgütlerine yaslama" merkezli siyaset vizesi olarak kullananlara, 1 Kasım'da önüne konulan demokrasi sandıkları üzerinden kurduğu "istikrar temelli konsolidasyon" ile"verdiğim fırsatın tehdide, sağladığım imkanın riske dönüştürülmesine izin vermem" kararını deklare etmiştir.
1 Kasım seçimlerinin sonuçları, , sonuçlara sevinen ve üzülenler kendi değerlendirmelerini ve bu değerlendirmelere dayalı karar ve uygulamalarını siyasetin kendi kuralları içerisinde hayata geçirecektir. Bu noktada, her siyasi parti kendi iç dinamikleri ile birlikte milletin seçim sonucuyla verdiği mesajı da dikkate almak, yarına dair siyaset stratejisini, siyasi söylem ve eylemlerini, merkezinde millet ve iradesinin olduğu bir kurguyla belirlemek sorumluluğuyla hareket etmelidir.
Seçim süreçlerinde "seçmen" sıfatıyla farklı siyasi partilere ve eğilimlere destek vermek, demokrasinin gereği ve vazgeçilmezi olan "tercih özgürlüğü" kapsamında olup "ayrışma, kutuplaşma, kamplaşma" değil bireylerin "farklı siyasi partilerde uzlaşma" tavrıdır. Bu noktada, seçim sürecinde "seçmen" sıfatı üzerinden farklı tercihlerde bulunmak demokratik seçme hakkının gereğidir ve saygıya muteberdir. Seçim sonuçlarıyla oluşan "millet iradesine ve oluşacak tek partili hükümet idaresine saygı göstermek" de, demokratik olgunluğun, demokrasi kültürünün gereğidir.
1 Kasım Pazar günü "seçmen" sıfatıyla farklı tercihlerde bulunma hakkını kullandı:bugünden itibaren "millet" sıfatımızla, "bir olmak", "iri olmak", "diri olmak" duruşuyla farklı tercihlerimize gözümüzü kapatıp fikri zenginliklerimizle birbirimize gönlümüzü açıp, yakıtı Çanakkale Ruhu olan kardeşlik gemimiz Türkiye'nin değişmez rotası "Yeniden Büyük Türkiye" yolculuğumuzu huzur içinde, refah içinde, barış ve kardeşlik iklimiyle sürdürmek için payımıza düşen sorumlulukları yerine getirmeye başlamalıyız. Bu yolculuğun varış limanı; bütün dünya mazlumları için merhameti kuşanan "Yeni Türkiye", dünyanın bütün zalimlerine isyanı haykıran "Güçlü Türkiye", bütün insanlık için adalet, barış, huzur ve adil paylaşıma dayalı kalkınma ve refah getirecek olan "Beşten Büyük Dünya" olmalıdır.
1 Kasım seçimi sonucunda ortaya çıkan tablo, elbette siyaset kulvarının kendi parametreleri üzerinden bütün siyasi partileri sevindirmemiştir. Ancak, 2 Kasım'dan itibaren herkesi sevindirecek, herkese kazandıracak süreçler ve sonuçlar için hep birlikte sorumluluk almalı, istisnasız herkes elini, bedenini taşın altına koymalı, sevincini ya da üzüntüsünü "ötekileştirme" malzemesi yapmaktan kaçınmalıdır.
26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri, Milletin Meclisinin dört partiden oluştuğu, icraatlarıyla milletin beklentilerini karşılama sorumluluğunu üstlenecek hükümetin ise tek partiden oluşacağı bir siyasi fotoğrafı ortaya koymuştur. Şüphesiz ki; bu sonuç nedenler ve niçinler üzerinden tartışılacaktır. Ancak, Memur-Sen olarak; milletimizin, iradesiyle ürettiği bu sonuçla birlikte ortaya çıkan etkilere ve beklentilere yönelik bazı ön hatırlatmaları ve gözlemleri ifade etmek milletimizin ve kamu görevlilerinin sendikal zemindeki yetkili sivil toplum örgütü olmamızın yüklediği bir sorumluluktur.
Bu noktada, Milletimiz 1 Kasım seçimleriyle;
"Etnik temele, dini söylemlere dayalı ayırımı yapılmadan her tür terörün, bütün terör örgütlerinin, terörü destekleyenlerin, terörü besleyen ve terörden beslenenlerin" karşısında olduğunu ve terör bitene, silahlar teslim edilene kadar terörle mücadeleye devam edilmesi yönündeki tutarlığını,
"Türkiye'nin egemenlik alanı elbette sınır çizgileridir. Ancak, mazlumla ilgilenme, mağdura destek verme, mahzuna omuz vermede sınır çizgilerimiz değil gönül zenginliğimiz, medeniyet değerlerimiz belirleyicidir." duruşundaki kararlılığını,
" Türkiye'deki seçim süreci ve sonuçlarının, en az Türkiye kadar Filistin'i, Arakanı, Doğu Türkistan'ı, Suriye ve Mısır'ı, Bosna, Kosova, Makedonya'yı, medeniyet havzamızı ve bütün mazlum coğrafyaları da ilgilendirdiğinin ve etkilediğinin bilincindeyiz. İrademizle şekillendirdiğimiz Meclis ve oluşacak hükümet, icraatlarıyla sadece bize ve devletimize değil biz'in parçası olan,biz'de hakkı olan, biz'le hukuku olan, biz'den beklentisi ve umudu olan herkese hizmet etmelidir" diğergamlığını,
"Anadolu coğrafyası medeniyet havzamızın merkezidir. Bu topraklar sahip olduğu insani değerlerle, tarihsel birikimiyle, insanımız özgüveni ve hakikatle bağını yeniden tesis etme iradesiyle, mevcut duruma yansıtacağı fikri ve fiili üretim kapasitesiyle bölgesinin lideri, küresel rekabetin öncüsü Türkiye hedefine" odaklanmışlığını,
"Siyaset, milletin takdiriyle, milletin tercihiyle şekillenir. Vesayetin de vesayetçilerin de, ne bugünümüzde ne yarınımızda yeri yoktur. İrademize ket vurmak isteyenleri de, seçtiğimiz idareye vesayet uygulamaya yeltenenleri de biliriz. İrademizin vesayete alınmasına, Türkiye'nin kaosa sürüklenmesine, medeniyetimizle ve değerlerimizle bağımızın sona erdirilmesine izin vermeyiz" misyonunu,
"Türkiye, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla hayat bulduğu, demokratik hukuk devletinin bütün zeminlere hakim olduğu, sosyal devletin gelir dağılımında adaleti sağlama aracı olarak kullanıldığı bir siyasal sistemi ve istikrar zeminiyle; milleti ve devletiyle siyasetten, ekonomiye, eğitimden, diplomasiye, kültürden, teknolojiye her alanda dünya liginin zirvesinde olmalıdır" vizyonunu ortaya koymuştur.
Bugünden itibaren, milletin iktidara taşıdığı siyasi partiye ve siyasi liderlere, milletin muhalefet sorumluluğu yüklediği siyasi partilere ve siyasi aktörlere düşen; terörle, vesayetle, devleti kendi mülküne çevirmekle iştigal edenler istisna olmak üzere herkesi kucaklamak, herkesle kucaklaşmaktır. Kamu görevlilerinin emeğini daha değerli kılma, ekmeğini daha da artırma çabasını kuşanmaktır. Cuma Namazı için izin süresinin arttırılması, sözleşmeli ve 4/C'lilerin kadroya geçişi, ek gösterge adaletsizliklerinin düzeltilmesi, silahlı kuvvetler ve emniyet bünyesindeki sivil memurların mağduriyetlerinin giderilmesi başta olmak üzere 3.Dönem Toplu Sözleşmenin içeriğinde yer alan çalışma konularındaki uzlaşmayı kazananıma dönüştürmektir. Demokratik hukuk devleti noktasında sırtımızda kambur olan kamu görevlilerine yönelik grev ve siyaset yasaklarını sona erdirmektir. Yeniden Büyük Türkiye'nin yol haritası olacak Yeni Anayasa için ter akıtmak, uzlaşma oluşturmaktır. Türkiye'nin dünya devler liginde olmasını sağlayacak ekonomik büyümeyi gerçekleştirmektir. Terörlü mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek, terör batağına çekilmek istenen gençlere yeni ufuklar göstererek, yeni umutlar vererek milletine ve devletine hizmet yoluna davet etmektir. Türkiye'yi çözümlerle buluşturmak, buzdolabına konan Çözüm Sürecini, doğru muhataplarla beklenen sonuca ulaştırmaktır. Suriye'deki vahşeti, Mısır'daki cinneti bitirecek ulusalüstü diplomasi ataklarını başlatmaktır. Filistin'i zulümden, Mescid-i Aksa'yı işgalden kurtaracak uluslararası aklı ve insani ahlakı oluşturmaktır.
Bu düşüncelerle, Memur-Sen olarak 26. Dönem milletvekili seçimleri sonucunda millet iradesiyle oluşan TBMM'nin ve kurulacak hükümetin, 1 Kasım seçimlerinde MİLLETİMİZİN; İSTİKLALİNE EL SÜRDÜRMEMEK, İSTİKRARI SÜRDÜRMEK, İSTİKBALİ OLARAK GÖRDÜĞÜ "YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE" YOLCULUĞUNU SÜRDÜRMEK KARARI doğrultusundaki icraatlarına, "Yeniden Büyük Türkiye" ve "Adil Dünya" inşası hedefi doğrultusunda her türlü katkıyı vereceğimizi milletimize, medeniyet havzamızdaki kardeşlerimize, dünya mazlum ve mahzunlarına saygı ve hürmetle arz ederiz.