MASADAN TALİMATLA KALKTILAR FORMALİTE İÇİN OTURDULAR
Toplantı sonrasında yaptıkları açıklamadaki tek doğru ifade, geride bir enkaz kaldığına ilişkin tespittir. Bizim sÖylemekten ictinab ettiğimizi bizzat Mahkûm Konfederasyon’un genel başkanı ifade etmiş oldu. Evet, 4688 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2001 yılında azımsanmayacak bir üye sayısına sahip olan Kamu-Sen’den, arada geçen 9 yıllık süreçte geriye sadece enkaz kalmıştır.
Dediklerine gÖre; geçmiş dÖnemlerde Kamu-Sen azımsanmayacak kazanımların altına imza atmıştır. Azımsanmayacak kazanımlara imza attığını ifade eden Mahkum-Sen, 9 yılın en Önemli kazanımlarını içermesi yÖnüyle toplu sÖzleşme hükmünde olan 2010 yılı Mutabakat Metni’ne niye imza at(a) madı. İtiraf etmedikleri, 2010 Toplu GÖrüşmeleri sonunda 9 yıllık toplu gÖrüşme tarihinin en kapsamlı ve en kazançlı Mutabakat Metni’ni imzala(ya)madan masadan kalkmalarının nedenini de biz sÖyleyelim. Herkesin bildiği kendilerinin de gizleyemediği bir genel merkezden aldıkları talimat. Talimatla kalktığı masaya, formaliteyi tamamlamak için oturan Konfederasyon’a “mahkûm konfederasyon” demekteki haklılığımız, bir kez daha ortaya çıktı. Haltercilerin tabiriyle, bu Konfederasyon her zaman olduğu gibi yine “sıfır çekti”.
2010 Mutabakat Metni’ne imza at(a)mamalarının gerekçesini “taban aylığı artışı teklifinin kabul edilmemesi” olarak gÖstermeye çalışan “Mahkûm Konfederasyon”un yÖneticilerine bir başka Önerimiz, 2008 Mutabakat Metni’ni bir kez daha okumalarıdır. çünkü, 2008 Mutabakat Metni’nde, taban aylığında artış yapılmasıyla ilgili bir hüküm yok. Bu gerçeği ya unuttular, ya da 2008 Mutabakat Metni’ne okumadan imza attılar.
Daha hazin olanı ise, büyük bir ihtimalle masaya sundukları kendi tekliflerini de okumuyorlar. Taleplerinin yer aldığı kitapçıkta, son turda 25 TL’ye kadar düşürdükleri taban aylığı artışıyla ilgili talepleri 200 TL’ydi. 200 TL ile başlattıkları taban aylığı artış teklifini son turda %90’a varan bir eksiltmeyle 25 TL’ye kadar düşürmeleri başka türlü izah edilemez.
Uzlaştırma Kurulu’da bu aymazlığın farkına vararak, 25 TL’ye kadar düşürdükleri taban aylığı artışıyla ilgili olarak 16+22 TL’lik bir artış Önerisi getirdi. Bu daha da ilginç bir durum ortaya çıkardı. Kurula başvuran Konfederasyon 25 TL’ye razı, Kurul ise 38 lira isteyebilirdin diyor. Anlaşılan o ki; Mahkum Konfederasyon, Uzlaştırma Kurulu’na kamu gÖrevlilerine yeni bir hak sağlamak için değil kendi hatasını düzeltmek için başvurmuş..
Aslında “Mahkûm Konfederasyon”un kamu gÖrevlilerine kazanım sağlamak gibi bir derdi olmadığı, toplu gÖrüşme masasında anlaşılmıştı. Biz, ek Ödemede 120 TL artış istedik. Onlar, başlangıçta rakam telaffuz etmedikleri ek Ödemeyle ilgili artış konusunda son aşamada ise 50 TL’ye razı olduklarını ifade ettiler. Ek Ödemede artışın en az 80 TL olmasında uzlaşma sağlandı. Onlar, başlangıçta toplu gÖrüşme primi talebinde bulunmadılar. Biz konuyu masaya getirince, 10 TL toplu gÖrüşme primiyle yetineceklerini ifade ettiler. Bizim direnmemiz ve kararlılığımızla, aylık 15 TL olmak üzere üç ayda bir 45 TL toplu gÖrüşme ikramiyesi’nde uzlaşıldı. Onlar, başta aile yardımına münhasır bir artış istemiyorlardı daha sonra 15 TL yeter dediler. Biz, aile yardımına 20+20 TL olmak üzere 40 TL’lik bir artışa imza attık. Onlar, aile yardımında sÖzleşmelilerle ilgili bir talepte bulunmadılar. Biz, sÖzleşmelilerin de ailesi var onlar da aile yardımından yararlanmalı dedik. Eşi çalışmayan sÖzleşmeli personelin ücretlerinde, 1 Ocak itibarıyla 110 TL, 1 Temmuz 2011 itibarıyla 130 TL artış olmasını sağladık. Toplu sÖzleşme hakkını elde ederek, kamu gÖrevlilerine daha fazla kazanım sağlamanın zeminini oluşturan Memur-Sen, imzaladıkları bireysel sÖzleşmelerle bir çok haktan mahrum bırakılan sÖzleşmeli personelin de sosyal hak ve yardımlardan yararlanmasının Önünü açmış oldu.
Bugüne kadar Memur-Sen’in gerek masada gerekse masa dışında elde ettiği kazanımları, kendi kazanımı olarak gÖstermeye çalışan Mahkûm Konfederasyon, artık bu kurnazlığı yapamayacak. çünkü, toplu gÖrüşme masasında imza atmadan kalktığının pardon kaçtığının kamu gÖrevlileri de farkındadır. Tıpkı, Abant çalıştay’ından kaçtığı gibi. Tıpkı, toplu sÖzleşme hakkı getiren Anayasa değişikliğine “Evet” demekten kaçınıp “Hayır” propagandası yaptığı gibi. Onlar, kendilerini kamu gÖrevlilerinin “gerçek temsilcisi” olarak tanımlasa da kamu gÖrevlileri onları “geri çekilen temsilci” olarak anıyor.
2010 toplu gÖrüşmeleri sonucunda elde edilen kazanımları, ”Verilene razı olmak” suçlamasıyla karartmaya çalışan “Mahkûm Konfederasyon”, kamu gÖrevlilerinin Konfederasyonumuzu “taleplerimizi kazanıma dÖnüştüren”, “istediklerimizi alan” ve “beklentilerimizi karşılayan” Konfederasyon olarak tanımladığını duymazlıktan gelmeye devam ediyor. Kulakları sağır olsa da gÖzlerinin halen gÖrdüğü umuduyla, 7 Temmuz 2010 tarihli Resmi Gazete’yi açıp bakmalarını Öneriyoruz. Oradaki sayılar, aradaki kalite farkını da gÖsteriyor.
Mahkûm Konfederasyon’un bugünkü açıklamasında dile getirdiği Danıştay 10. Dairesi’nin kararını toplu gÖrüşme sürecinde dile getirmemesi oldukça manidardır. Bu kararı, toplu gÖrüşme sürecinde dile getirmemelerinin arkasındaki neden, sanıyoruz Memur-Sen’i kendilerine başkanlık yapacak olmasından duyacakları rahatsızlıktır. üzgünüz, bu rahatsızlığı uzunca bir süre yaşamak zorundalar.
Sendikacılığın gerektirdiği “cesaret” yerine, bir genel merkezin icazetiyle hareket eden, kamu gÖrevlilerinin hakları için “istişare” yerine “istirahat” yapmayı yeğleyen, kamu gÖrevlilerini “temsil” edeceğine ideolojilerine “teslim” olan Mahkûm Konfederasyon, mahkumiyetini ve mahcubiyetini gizlemek için ucuz ve kolay yÖntemlere sığınmaya devam ediyor. Başarılı olana, kazanım üretene, kazanmak için mücadele edene çamur atmak. GÖrünen o ki, atmak için bulundukları çamurda yatmaya devam edecekler. Biz onların geçmişlerini biliyoruz. Yeni formülleri de belli oldu. Formalite için toplantıya katılmak. BÖyle giderlerse, formalite işlere yeltenen ve formalite için düzenlenmiş tutanaklara imza atmakla yetinen formalite konfederasyon olarak yollarına devam edecekler. Yolları açık olsun.
Unutmadan, masaya oturmak noktasında "TERK-SEN", kendi Önerisine dahi karşı çıkmak noktasında "çARK-SEN" olarak isimlendirilecek diğer küçük Konfederasyon’un, Genel Başkanlarının bir televizyonun canlı yayındaki konuşmaları sayesinde fikir geliştirme ve kazanım üretme noktasında da “YOK-SEN” olarak isimlendirilmesinin yanlış olmadığını Öğrendik.