2021 Yılının İlk KPDK’sı Gerçekleştirildi
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gerçekleştirilen Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısına; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları ve KPDK’ da temsilcisi bulunan kurumların bürokratları katıldı.
Büro Memur-Sen’in daha önceden girişimde bulunduğu hususlar KPDK gündemini oluşturdu.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın kamu görevlilerini ilgilendiren önemli gündem maddeleri üzerine konuştu. Yalçın, resmi gündeme ilave olarak seyyanen zam, gelir vergisi, ek ödeme, ek gösterge, derece kademe sınırlaması, 4688 Sayılı Kanun, yardımcı hizmetliler gibi konuları da gündeme getirdi.
Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, 2021’in ilk, bu yıl yapılacak 6. Dönem Toplu Sözleşme öncesi son KPDK özelliğine sahip bu toplantının toplu sözleşmeye bir ön hazırlık misyonu taşıdığını söyledi. Yusuf Yazgan, KPDK toplantısı gündeminin isabetli fakat kamu görevlilerinin ekonomik beklentileri ile ilgili başlıkların toplantı gündeminde yer almamasının eksiklik olduğunu ifade etti.
KADROLU VE GÜVENCELİ İSTİHDAM BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZ
Büro Memur-Sen olarak sözleşmeli kamu görevlilerin için mücadele etmeye devam ettiklerini söyleyen Genel Başkan Yusuf Yazgan, daha önceden Cumhurbaşkanlığı’na yaptıkları başvuru ile sözleşmeli kamu görevlilerinin yıllık izinlerinin bir sonraki yıla devredilmesini sağladıklarını kaydetti. Sözleşmeli kamu görevlilerinin mağduriyetlerini gidermek için çalışmalara devam ettiklerini belirten Genel Başkan Yazgan “Kadrolu ve güvenceli istihdam bizim kırmızı çizgimiz, olmazsa olmazımızdır. Sürekli sözleşmeli personel istihdam edilerek ve mevcut sözleşmeliler kadroya alınmayarak bu kırmızı çizgilerimizin aşıldığına inanıyoruz. Yürütmenin bu hassasiyetimizi dikkate alarak sözleşmeli istihdama son vermesini, mevcut sözleşmelileri kadroya geçirmesini ivedilikle bekliyoruz. Aynı işi yapan sözleşmeli personel ile kadrolu personel arasındaki hak ve uygulama farklılıkları giderilmelidir. Büro Memur-Sen olarak masadaki etkimizi ve yetkimizi kamu personelimizin taleplerini çözmek için sonuna kadar kullanacağız” dedi.
GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ SINAVLARI TÜM KURUMLARI KAPSAMALIDIR
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarına girmek isteyen kamu görevlilerinin bu sınavlardaki belirsizlikler nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını dile getiren Genel Başkan Yazgan “Bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak merkezi bir sınavın yapılmaması, aynı kamu hizmetini yürüten kurumlar arasında işlem ve usul farklılığına, aynı statüye sahip kamu görevlileri arasında farklı işlem tesisine, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde yükselmenin pratiğe dökülememesine, yetişmiş insan gücünün ve edinilmiş tecrübenin paylaşılamamasına neden olmaktadır. Bakanlıktan beklentimiz görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının tüm kamu ve kuruluşlarını kapsayacak nitelikte ve merkezi bir sistemde olmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Toplantıda ayrıca Büro Hizmet Kolu’nun sorun ve taleplerini de maddeler halinde Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a ilettiklerini kaydeden Yazgan, taleplerinin takipçisi olacaklarını vurguladı.
BÜRO MEMUR-SEN’İN KPDK’YA TAŞIDIĞI GENEL TALEPLER
- Sözleşmeli Personel Kadroya Geçirilmelidir
Sözleşmeli personel istihdamına yönelik yasal ve idari mevzuatın çeşitliliği, kamu kurum ve kuruluşlarının sözleşmeli personel istihdamına yönelik uygulama farklılıkları; sözleşmeli personel rejimini karmaşık hale getirmiştir. Bu durum kadrolular ve sözleşmeliler ile sözleşmelilerin kendi arasındaki eşitsizlik ve adaletsizliği derinleştirmiştir. Bu kadar farklı istihdam türünün olmasının da, bu kadar çok sayıda sözleşmeli personel istihdam edilmesinin de kamu yararı açısından uygun olmayacağı değerlendirilmektedir.
2013 yılından itibaren belirli bir süre sözleşmeli personel olarak görev yaptıktan sonra kadroya geçişi öngörülen sözleşmeli personel modeline ağırlık verilerek sözleşmeli personel pozisyonundaki kamu görevlisi istihdamına ağırlık verilmiştir. Sağlık Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde sözleşmeli çalışanlara ilişkin olarak KHK’lar ile yapılan düzenlemelerle, 3 yıl sözleşmeli çalışma süresini tamamlayanlar, bulundukları yerde 657 sayılı kanunun 4/A kapsamındaki kadrolara atanmaktadır.
Sendikamız hizmet kolu kapsamında yer alan bakanlıklar ve kurumlarda çalışan sözleşmeli personele ilişkin olarak bu sisteminin uygulanmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin eksikliği ve her sözleşmeli personel için uygulama birliğinin olmamasının Anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesini zedeleyeceği değerlendirilmektedir.
Süresiz 4/B’li sözleşmeli personel, haklı bir beklenti ile yönetimin düzenleyici işlemine veya uzun süren bir uygulamasına güvenerek lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmektedir. Yasama ve idarenin bu beklentileri göz önünde bulundurması yerinde olacaktır. Sendikamız hizmet kolu kapsamındaki bakanlıklar ve kurumlarda çalışan sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve ilgili kanunların revize edilerek tüm haklarının kadrolu personelin mali, sosyal ve özlük hakları ile eşitlenmesini talep ediyoruz.
2.Yardımcı Hizmetler Sınıfı Kaldırılmalıdır
Kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli unvanlarda (teknisyen yardımcısı, hizmetli, aşçı, kaloriferci, dağıtıcı, terzi, berber, garson, bahçıvan, matbaacı vb.) görev yapan ve sayıları 110.000’i bulan Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki kamu görevlileri, bulundukları hizmet sınıfından kaynaklı mağduriyet yaşamakta ve hizmet sınıflarının değiştirilmesi suretiyle bu mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedirler.
2005 yılında imzalanan Toplu Görüşme Mutabakat Metninde; “Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanması” için çalışma yapılacağı kararının yer alması, Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki kamu görevlilerinin sınıf değişikliğine ilişkin beklentilerini daha da artırmıştır.
Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki kamu görevlileri, kadro unvanlarına ilişkin görevlerin sınırının unvan bazında net olarak belirlenmemiş olmasından dolayı sorunlar yaşamaktadır. Unvanlarına ilişkin görev tanımlarının belirgin olmaması, bu kişilere kurumlarda pek çok işin gördürülebileceği personel olarak bakılmasına neden olmaktadır. Bu hizmet sınıfındaki kamu görevlileri görevde yükselme sorunu da yaşamaktadır. Bu sınıftaki kamu görevlilerinin görevde yükselme sınavına tabii olmaması yükselmelerinin önündeki bir engeldir.
Aynı zamanda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tesis edilen sınıflar arasında sadece Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil kamu görevlileri için ek gösterge belirlenmemiştir. Ek gösterge belirlenirken bu hizmet sınıfına dâhil personelin kapsam dışı tutulması Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki kamu görevlilerinin aylık ücretleri ve emeklilik haklarının (emekli aylığı ve emekli ikramiyesi) diğer memurlara göre daha düşük seviyede kalmasına neden olmaktadır. Bu ise Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki kamu görevlilerinin hem çalışırken hem de emeklilikte maddi kayıplar yaşamalarına sebep olmaktadır.
Ayrıca aynı statüde görev yapan mübaşirlerin 05.02.2019 tarihindeki Cumhurbaşkanı Kararı ve 06 Şubat 2019 tarih ve 30678 sayılı Resmî Gazete yayımı ile Genel İdari Hizmetler Sınıfı’na geçişleri sağlanmıştır. Kamuda çalışan tüm Yardımcı Personel Sınıfı çalışanlarımız da temsilde adalet ile birlikte Anayasamızın 49 uncu maddesinin “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmünün yerine getirilerek aynı hakkın verilmesini istemektedirler.
Sendikamızca Yardımcı Hizmetler Sınıfının tümden kaldırılması ve bu sınıfta çeşitli unvanlarda görev yapan personelden; Mesleki ve teknik öğrenime sahip olanların “Teknik Hizmetler Sınıfına”, Mesleki ve teknik öğrenime sahip olmayanların ise “Genel İdare Hizmetleri Sınıfına” geçirilmesiyle, bu hizmet sınıfının varlığından kaynaklı sorunların ortadan kalkacağı ve verimliliği arttıracağı değerlendirilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenecek geçici bir madde ile atıl durumda olan ve hâlihazırda memurun tanımı ile uyuşmayan Yardımcı Hizmetler Sınıfının tümden kaldırılarak bu sınıfta bulunan personelin öğrenimlerine uygun hizmet sınıflarında değerlendirilmesi için düzenleme yapılmasını talep ediyoruz.
3. Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı Merkezi Hale Getirilmelidir
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamakta; kurumların kendi içlerindeki görevde yükselme ve unvan değişikliği işlemleriyle atama ve atamaya esas sınavlar buna göre gerçekleştirilmektedir. Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde sayılan görevler ile kurumlarca çıkarılacak özel yönetmeliklerde belirlenen görevlere aynı veya başka hizmet sınıflarından yapılacak atamalar görevde yükselme ile en az ortaöğretim düzeyinde meslekî veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin görevlere atamalar ise unvan değişikliği ile olmaktadır.
Ancak Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavlarına girmek isteyen kamu görevlileri bu sınavlardaki belirsizlikler nedeniyle mağduriyet yaşamakta ve bu mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedirler. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak merkezi bir sınavın yapılmaması, aynı kamu hizmetini yürüten kurumlar arasında işlem ve usul farklılığına, aynı statüye sahip kamu görevlileri arasında farklı işlem tesisine, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde yükselmenin pratiğe dökülememesine, yetişmiş insan gücünün ve edinilmiş tecrübenin paylaşılamamasına neden olmaktadır.
Görevde Yükselme veya Unvan Değişikliği sınavlarının açılmasında, kurumlar takdir yetkisini geniş ve keyfi bir şekilde uygulamaktadır. Kurum yöneticilerin takdirine bağlı olarak görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları bazı kurumlarda 4, bazı kurumlarda 6, bazı kurumlarda ise 10 yılda bir defa yapılmakta, hatta uzun yıllardır yapılmayan kurumlar bile bulunmaktadır. Bu durum eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamakta ve kamu görevlileri arasında mali, sosyal ve özlük hakları bakımından adaletsizliklere neden olmaktadır. Üyelerimizin ekonomik kayba uğramasına sebep olduğu gibi, unvan değişikliği ve görevde yükselme hakkının kullanılmasını da engellemektedir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının bu sınavlar ile ilgili yetkileri sınırlandırılmalı ve keyfi uygulamalar engellenmelidir. Boşalan kadrolar için belirli bir süre içerisinde (örneğin yılda 1 kez veya 2 yılda bir vb.) görevde yükselme veya unvan değişikliği sınavı açılması mecburi hale getirilmelidir. Yapılacak olan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği sınavları MEB, ÖSYM veya açık öğretim işbirliğiyle merkezi olarak yapılmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşları boş kadroya ilişkin sayı sınırı olmaksızın görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapmalı ve bu sınavların sonuçları, müteakip sınava kadar geçerli kabul edilmelidir. Sınav sonuçlarının belli olmasından sonra boşalan ve ihtiyaç duyulan kadrolara öncelikli bu sınav kapsamında başarılı olanların atanması esas olmalıdır. Unvan değişikliği sınavlarında baraj puanı uygulaması yapılmamalı, atama yapılacak kadro sayısının sınava katılacak aday sayısından fazla olması halinde unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın ilgililer unvanlarına uygun kadrolarla ilişkilendirilmelidir.
Sendikamızca yukarıda belirtmiş olduğumuz tekliflerimiz doğrultusunda Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarında değişikliğe gidilmesinin mevcut sorunları ortadan kaldıracağı ve verimliliği arttıracağı değerlendirilmektedir.
4.Tüm Kamu Görevlilerine Bir Maaş Tutarında “Pandemi İkramiyesi” Ödemesi Yapılmalıdır
Covid-19 salgın sürecinde her türlü fedakârlığı yapıp, tüm cefaları çeken; hatta iznini bile kullanamayan tüm kamu görevlilerine sosyal refah devletinin gereğini yaparak fedakârca ve özverili çalışmalarından dolayı bir maaş tutarında “Pandemi İkramiyesi” ödemesi yapılmalıdır.
5.Kamuda Kurum İçi Uzmanlık Kadroları İhdas Edilmelidir
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tarihimizin en büyük yönetim reformu milletimizle birlikte ülkemize kazandırılmıştır. Bu kazanımları daha güçlü, daha büyük bir atılımla perçinlemek için yapılan çalışmalar ise Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürülmektedir. Yapılan bu reformların kalıcılığının sağlanması kamudaki kurumsal yapının güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır.
Kamuda kurum içi uzmanlık uygulamaları bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamamakta; kurumlara özgü düzenlemeler ile bu kadroların ihdası gerçekleştirilmektedir. Örneğin Hazine ve Maliye Bakanlığındaki “Defterdarlık Uzmanı ve Gelir Uzmanı” kadroları, Öğretmenler için getirilen “Uzman öğretmenlik ve Başöğretmenlik” uygulamaları ile polisler için uygulanmakta olan “Başpolis Memuru ve Kıdemli Başpolis Memuru” rütbeleri de kurum içi uzmanlaşmaya örnek verilebilecek uygulamalardır. Bu uygulamalar az sayıda kurum için söz konusu olmakta kamunun genelini kapsamamaktadır. Oysa kamu görevlileri açısından her alandaki değişme ve gelişmeleri izlemek, bilgilerini hep taze tutarak bunları toplumun hizmetine sunmak esastır. Bunun sağlanması Devletimiz ve Milletimizin geleceği bakımından zorunluluk olarak görülmektedir.
Bu nedenle; kamu görevlileri için bilgide ve iş başarımında yarışmayı ön plana çıkaracak bir teşvik sisteminin kurulması son derece önem arz etmektedir. Bu gereğin bir sonucu olarak kamu görevlilerine kurum içi uzmanlık hakkı verilerek mesleki ve kişisel gelişimlerine imkân ve fırsat verilmelidir. Bu hakkın verilmesiyle kamu görevlileri arasında farklı işlem tesisi önlenmiş olacak, yetişmiş insan gücünün ve edinilmiş tecrübenin paylaşılmasına olanak sağlanacaktır. Kurum içi uzmanlık uygulamasıyla birlikte tüm kamu görevlileri açısından daha belirli ve daha kapsayıcı bir liyakat ve kariyer planlamasının yapılması sağlanacaktır.
Kurumların takdirine bağlı olarak yapılan kurum içi uzmanlık uygulamaları eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmamakta ve kamu görevlileri arasında mali, sosyal ve özlük hakları bakımından adaletsizliklere neden olmaktadır. Üyelerimizin ekonomik kayba uğramasına sebep olduğu gibi, kariyer haklarını kullanmalarını da engellemektedir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında kurum içi uzmanlık uygulamasında standartlar belirlenmeli ve tüm kamu görevlileri için bir bütünlük arz etmelidir. Kamu görevlilerinden ilgili kadrolarda bulunan ve sınav tarihi itibarıyla en az üç yıl görev yapan, uyarma ve kınama hariç son üç yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan, Uzman olabilmek için yaş ve öğrenim alanı şartları hariç mevzuatında öngörülen diğer şartları taşıyan personelden; usul ve esasları ilgili bakanlık tarafından belirlenerek, kadrolarında bulundukları kurum tarafından yapılacak sınavda başarılı olanların, kurumlarında Uzman kadroları ihdas edilip bu kadrolara atamalarının yapılmasının uygun olacağı tarafımızca değerlendirilmektedir. Örneğin yetkili olduğumuz Adalet Bakanlığında “Adalet Uzmanı”, Gençlik ve Spor Bakanlığında “Gençlik ve Spor Uzmanı”, İçişleri Bakanlığında “İçişleri Uzmanı ve Dernek Denetçiliği”, Ticaret Bakanlığında “Ticaret Uzmanı”, Dışişleri Bakanlığında “Dışişleri Uzmanı”, Hazine ve Maliye Bakanlığında “Hazine ve Maliye Uzmanı”, Milli Savunma Bakanlığında “Milli Savunma Uzmanı”, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Uzmanı”, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığında “Sosyal Sigorta Uzmanı ve Sosyal Güvenlik Denetmeni” gibi kadrolara bu şekilde atama yapılabileceği gibi Uzmanlık kadrosu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarında ise bu kadroların ihdası yoluna gidilmesi uygun olacaktır.
Kamu görevlilerimiz belirtiğimiz düzenlemelerin hayata geçirilmesini istemektedirler. Sendikamızca yukarıda ifade etmiş olduğumuz tekliflerimiz doğrultusunda ilgili kanun ve meri mevzuat hükümlerinde değişikliğe gidilmesinin mevcut sorunları ortadan kaldıracağı ve verimliliği arttıracağı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
6.Sekiz Yıla Bir Kademe Verilmesi Uygulamasında Sözleşmelilikte Geçen Süreler Dikkate Alınmalıdır
Sözleşmeli statüde çalışmakta iken, 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında istihdam edilmeye başlanan kamu görevlileri, kurumlarına kademe ilerlemelerinin yapılması için başvuru yapmaktadır. Fakat kamu kurum ve kuruluşlarında bu konuda bir uygulama birliğinin bulunmadığı gözlenmektedir. Bazı Kurumlar başvuran kamu görevlilerine, 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre sözleşmeli statüde istihdam edilen personelin ilgili mevzuatında disiplin hükümlerinin bulunmaması ve bu nedenle söz konusu statüdeki hizmetlerinin disiplin cezası almaksızın geçirilen sekiz yıllık sürenin hesabında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle ret cevabı vermektedir.
Sözleşmeli statüde göreve başlayan ve kadroluya geçen kamu görevlilerinin disiplin cezası almaksızın geçirdiği sürelere ilişkin kademe ilerlemelerinin yapılmasının uygun olacağı Sendikamızca değerlendirilmektedir. Kurumların Disiplin Yönetmeliklerinde ki ilgili hükümlerin sözleşmeli personel hakkında da uygulanacağını öngören düzenlemeler bulunmaktadır. Ayrıca bu durumdaki kamu görevlilerinin 4/B’ li olarak geçirdikleri süreler kazanılmış hak aylığı derece ve kademesinde değerlendirilmektedir. Aynı şekilde sözleşmeli personel olarak çalıştığı süre içinde herhangi bir disiplin cezası almamış olan kamu görevlileri için aynı sürenin 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamındaki hizmetlerin 64 üncü maddede belirtilen sekiz yıllık sürelerin hesabında değerlendirilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. 4/B’ li iken kadroya geçen kamu görevlilerinin, disiplin cezasız geçirdiği sekiz yıla karşılık bir kademe verilmesi hesaplamasında sözleşmeli olarak geçirilen sürelerin de dâhil edilmesi gerekmektedir.
7.Birim Mekânda Ve Birim Zamanda Çalışanların Yoğunluğu Azaltacak Şekilde “Esnek Mesai” Uygulamaları Hayata Geçirilmelidir
Özellikle Covid-19 pandemi döneminde sıklıkla gündeme getirilen “esnek çalışma”, özü itibariyle bir çalışma biçimi dolayısıyla bir istihdam biçimi olarak algılanıp yorumlanma ihtimalini de kuvvetle barındırmaktadır. Koronavirüs salgınıyla mücadele sürecinde, kamu çalışanları arasında kamu idarelerinde görev yapmaktan veya kamu hizmeti yürütmekten kaynaklı pandemi riskinin en aza indirilmesi bağlamında belirli bir mekân ve zamanda çalışan sayısının seyreltilmesinden bahsediliyor ise “esnek çalışma” değil “esnek mesai” kavramı kullanılmalıdır. Hukukî ve idari düzenlemeler bu kavram üzerinden gerçekleştirilmelidir.
8.Ücret Gelirlerinden Alınan Gelir Vergisi Oranları Yeniden Düzenlenmelidir
Ortalama Devlet memuru maaşı 4.500 TL olarak baz alındığında kamu görevlileri sekizinci aydan itibaren %20’lik vergi dilimine girmekte, yılın sonuna doğru ise bazı kamu görevlileri %27’lik vergi diliminden gelir vergisi ödemektedir. Bu durum kamu görevlilerinin gelirlerinde ciddi bir hak kaybına sebep olmakta, toplu sözleşme ile aldığı zam vergiye gitmektedir. Bu bağlamda, gelir vergisi kaynaklı maaş azalmalarının telafisi sağlanmalı, gelir vergisinin %15 oranı üzerinden kesinti yapılması gereken durumlarda %15’i aşan kısım personelin görev yaptığı kurum tarafından karşılanmalıdır. Kamu görevlilerinin gelir vergisi kesintilerinin %15 e sabitlenmesi barınma, yiyecek, eğitim, sağlık ve diğer harcama kalemlerinde artış yapacak ve dolaylı yönden vergi ödemesiyle yine telafi edilecek ve bu ödemelerle söz konusu kamu maliyesine daha fazla vergi ödenecektir.
9. Pandemi sürecinde kamu hizmetlerinin sunulmasına dair beklentileri önemli oranda yerine getiren ve çalışmalarda görev alan başta 112 vefa destek personeliz olmak üzere, tüm kamu görevlilerimize 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 122 nci maddesi çerçevesinde Başarı Belgesi, Üstün Başarı Belgesi ve Ödül verilmelidir.
10.Büro, Bankacılık ve Sigortacılık hizmet kolunda yer alan kurumların kadrolarında görev yapan her personelin ek göstergeden yararlanması sağlanmalı, 1995 yılından bu yana genel bir düzenleme yapılmayan ek göstergeler 2200 den başlamak üzere, görevin önemi, sorumluluk düzeyi, alınan riskler dikkate alınarak yeniden belirlenmelidir. Sadece belirli unvanlara 3600 ek gösterge vermek çalışma barışını bozacaktır.
11. Merkez ve taşra teşkilatı ayrımı yapılmaksızın bütün kamu görevlilerinin mesaiye geliş ve gidişleri için servis hizmetinden yararlanması sağlanmalı, servis uygulamasının ekonomik olmadığı durumlarda ise personele nakdi ulaşım yardımı verilmelidir.
12. Memurlar ve sözleşmeli personelin sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçmiş tüm hizmetlerinin kazanılmış hak aylık derecelerinde ve mesleki kıdemlerinde değerlendirilmesi sağlanmalıdır.
13. Kamu görevlileri fazla çalışma yapmakta ancak karşılığında genelde ücret alamamaktadır. Hizmet kolumuz kapsamında adliyelerde, SGK da, Gelir İdaresinde, Nüfus teşkilatında görevli personel fazla mesai yapmaktadır. Valilik ve kaymakamlıklar ile hizmet kolumuzdaki çoğu kurum ve birimde fazla çalışma yapılmakta ancak ücret ödenmemektedir. Ya fazla çalışma yaptırılmamalı veya karşılığı tam ödenmelidir.
14. İzinlerde iş günü, izin süresinin hesabında bütün çalışma süreleri esas alınmalıdır. Kamu görevlilerinin yıllık izinleri hesaplanırken Cumartesi ve Pazar ile resmi tatil olan dini ve milli bayram günleri izinden sayılmamalıdır. İş yoğunluğu gerekçe gösterilerek üst üste iki yıl kullandırılamayan izinlerin bir sonraki yılla birleştirilmesi sağlanmalı, yıllık izinlerin kullanımında sayı sınırlamasının kaldırılarak iznin parça parça istenildiği şekilde kullanılması sağlanmalıdır. Yıllık izin süresinin hesabında özel sektörde geçen hizmet süreleri de dikkate alınmalıdır. Sözleşmeli personelin yıl içinde kullanamadığı izinlerini ertesi yıl kullanabilmesine yönelik düzenleme yapılmalıdır.
15.Hizmet Kolumuzda adliyelerde, MSB Birimlerinde, KYK yurtlarında görev yapan kamu görevlileri hizmetin gereği olarak nöbet tutmaktadır. Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlığı personeli için mevzuatta nöbet karşılığında ücret ödenmesi düzenlenmiştir. Ancak hizmet kolumuz kapsamında yukarıda saydığımız kurum personeli nöbet tutmasına rağmen karşılığında ücret alamamaktadır. Bu kurumlardaki kamu personeline nöbet hizmeti karşılığında ücret ödenmelidir.
16.Kamu görevlilerinin derece sınırlandırmaları kaldırılmalıdır. Memur kadrolarının öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri her dereceden ihdası sağlanmalıdır. Pasaport Kanunu’nda düzenleme yapılarak yeşil pasaport verilmesinde derece sistemi yerine hizmet süresi esası getirilmelidir.
17.Kurumlarda personel ile ilgili karar alacak kurul ve komisyonlara yetkili sendika temsilcisi de katılmalıdır. Adli Yargı Adalet Komisyonlarında personel ile ilgili çalışmalarda, kapatılan veya devredilen kurumlarla ilgili devir tasfiye komisyonlarında mutlaka yetkili sendika temsilcisi de görev almalıdır.
18.Ek ödeme, özel hizmet tazminatı ve diğer zam ve tazminatlara ilişkin mali haklarda düzenlemeler yapılmalıdır.