Rusya’nın İdlib’deki Sivil Katliamlarını Şiddetle Kınıyoruz
Suriye’den her gün yeni katliam haberleri gelmektedir. Suriye’deki drama kör ve sağır olan sessiz dünya için birer istatistiksel veriden başka bir anlama ifade etmeyen bu katliamlar, son günlerde, Astana toplantısında "gerginliği azaltma bölgesi" ilan edilen İdlib’de yoğunlaşmaya başlamıştır. Suriye’deki sivil ölümlerini azaltmak için oluşturulan muhaliflerin kontrolündeki İdlib kenti son iki aydır rejimin ve onu destekleyen Rusya’nın saldırılarına maruz kalmaktadır.
Bugüne kadar sivillere 70 bin varil bombası saldırısı düzenleyen Esed rejiminin en büyük destekçisi Rusya, gerginliği azaltma bölgesi ilan edilen İdlib’de, sadece Ocak ayı içerisinde düzenlediği hava saldırılarıyla 230 sivili katletmiş ve 1500 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Rusya dün gece de Kenfrenbil ilçesine ve Masaran köyüne düzenlediği hava saldırısıyla yine onlarca sivili katletmiştir.
Astana’dan Soçi’ye bir dizi çözüm platformunda etkili olan Rusya’nın gerçekte çözüm isteyip istemediğinin veya çözümden ne anladığının en açık göstergesi bu katliamlardır. Çok açık ki Rusya’nın tek hedefi emperyal hesaplarını gerçekleştirmek, Esed rejimini ayakta tutmak ve zulme direnen muhalifleri ezmektir. Bunun için Halep’ten Doğu Guta’ya Suriye’nin her yerinde Esed rejimiyle birlikte kimyasal saldırılar da dahil her türlü savaş suçuna destek vermekten geri durmamaktadır. İnsan hakları raporlarına göre, Rusya ve Esed rejimi, ablukadaki Doğu Guta bölgesine son 2 ayda düzenlediği saldırılarla 350’den fazla sivili katletmişlerdir. Rusya gerek kendi eliyle gerekse de Esed rejimi marifetiyle gerçekleştirilen bütün katliamların sorumlusu ve ortağıdır.
Türkiye’nin Suriye’de ne aradığını her fırsatta dile getirenler, ABD ve Rusya’nın Suriye’deki katliamları karşısında dilsiz şeytan kesilmiş, üç maymunları oynamaktadırlar. Bir kez daha ideolojik bağnazlığın insani erdemlere galebe çaldığına üzüntüyle şahit olmaktayız.
Dün Fırat Kalkanı, bugün de Zeytin Dalı harekatıyla terör koridoru oluşturulmasının önüne geçerek kontrol ettiği bölgelerde çatışmasız bir yaşamın önünü açan Türkiye, Astana’da iç güvenliği kendisine bırakılan İdlib’e yönelik hava saldırılarının engellenmesi için gerekli girişimlerde bulunmalıdır.
Suriye ile hiçbir sınırı olmayan ülkelerin emperyal ve ulusal çıkarları adına katliam ve iç savaş siyasetini terk ederek, Suriye’deki askeri varlıklarını sonlandırmalı ve yaşanan tüm zulümlerin müsebbibi olan zalim Esed rejiminin gönderilmesi için hareket etmelidirler.
Büro Memur-Sen ve Memur-Sen olarak, 7 yıldır mazlum Suriye halkının haklı mücadelesini destekliyor ve yaralarına merhem olmaya en üst düzeyde gayret ediyoruz. Bu vesileyle, dün olduğu gibi bugün de mazlum Suriye halkının yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyor, İdlib gibi çatışma dışı alan ilan edilmiş bir bölgede dahi katliam yapmaktan çekinmeyen Rusya’yı ve desteklediği Esed rejimini sivil katliamları nedeniyle şiddetle ve nefretle kınıyor ve Rusya’yı kendisinin de imzasını taşıyan anlaşmaya uymaya çağırıyoruz.