MİLLETİMİZİN BİRLİĞİNİN SEMBOLÜ İSTİKLAL MARŞIMIZIN 90. YILI KUTLU OLSUN
Osmanlı, dış dünyadaki gelişmeler ve meydan okumalar karşısında, ne yazık ki, yozlaşmaya, sathi bir “kültür ve medeniyet” değişimine yol vermekten başka çÖzüm üretememenin bedelini en ağır şekilde Ödemek zorunda kalmıştır. Milletimizin Özünü oluşturan, varlığına, varoluşuna ve bütün eylemlerine anlam kazandıran-yÖn veren değerler; yeryüzünün tamamını dÖnüştürerek, sÖmürgeleştirmek için çok yÖnlü bir savaş başlatan Batı emperyalizmi karşısında çaresiz bırakılmıştır. Her yenilenme çabası, her defasında yeni sorunlar üreten fasit bir daireye mahkûm olmanın yanında Düvel-i Muazzama’nın daha çok denetim ve gÖzetimine girmeye yol açan bir sürece dÖnüşmüştür. Bu yıkıcı, bozucu, ifsat edici süreç, Birinci Dünya Savaşı’na kadar sürmüş, zaman zaman onurlu diriliş ve direniş çabaları olmuşsa da, bunlar gelecek olan felaketleri Ötelemekten başka bir işe yaramamıştır. Emperyalist güçlerin vatanımızı fiilen paylaşmak üzere harekete geçmeleri son aşamadır. Yağma anlaşmaları, İstanbul’un kuşatılması, Yunan kuvvetlerinin Tekirdağ-Edirne’yi işgal etmesi, Batı Anadolu’da Uşak’ı da ele geçirmesi, yer yer patlayan isyanlar… Doğuda Ermenistan’a karşı yürütülen savaş. Ebediyen var olmaktan ya da yok olmaktan birini seçmek zorunda kaldığımız zamanlardı. Milletin aklında ve kalbinde yaşayan değerlerden bir “İnanç Cephesi” inşa edilir. Ardından Anadolu Kurtuluş Savaşı başlatılır. Bu cephenin üyeleri, hem ateş hattında hem de ateş hattını canları ve mallarıyla destekleyenlerin en Önünde yer alırlar. İşte, İstiklal Marşı, bÖylesi zamanlarda yazılmış bir destandır. Bu destan, yazıldığı dÖnemi aşan, milletimizi oluşturan her bireyin varoluş amacını belirleyen değerlerin manzum manifestosudur. Kimliğimizin kurucu unsurlarını içinde taşıyan bir manzumedir. İdeallerimizin ve mirasımızın temellerinin ve Özünün dile gelmiş halidir. Geçmişten kopmadan, geleceğe uzanan nizamın yol haritasıdır. “Uçsuz bucaksız”, “iç içe geçmiş dünyaların” simgesel anlatımıdır. Adanmışlığın ve kahramanlığın edebî ve ebedi anıtıdır. İstiklal Marşı bizi anlatır. çünkü Akif, milleti için yaşamıştır. Anlattıkları da, hayatı da milletin hayatıdır. Kendi ifadesiyle, “Onu millete hediye ettim; artık o, milletindir. Benimle alâkası kesilmiştir. Zaten o, milletin eseri, milletin malıdır.” Büro Memur-Sen olarak, İstiklal Marşımızı, Akifimizi ve onun ideallerini yaşamak, nice 90 yıllar yaşatmak elbette asli sorumluluklarımızdan biridir. Bu coğrafyanın her yÖresinde Akifler’in ve Asımlar’ın yetişmesinde, en Önemli sorumluluğun bizim omuzlarımızda olduğunu bilerek, hareket edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.