KAMU ÇALIŞANLARINA TOPLU SÖZLEŞME HAKKININ VERİLMESİ VE İKİNCİL MEVZUAT ÜZERİNE ETKİLERİ TARTIŞILDI
çalıştay sonrası açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, amaçlarının çalışma hayatı boyutuyla referandum paketinde yer alan toplu sÖzleşme hakkına yÖnelik, ikincil mevzuattaki düzenlemelerin nasıl olması gerektiği yÖnünde bir yol haritası çıkarmak olduğunu sÖyledi. Akademisyen, bürokrat ve sendika uzmanlarının katılımıyla etraflı bir çalışma yapıldığını ifade eden Gündoğdu, bu konu çerçevesinde ana hatların ortaya çıktığını belirtti.
Gündoğdu, çalıştayda gÖrüş birliğine varılan konuları şu şekilde Özetledi:
1- Toplu sÖzleşme düzeni ve kapsamı, kamu gÖrevlilerinin haklarını artıracak bir içerikle düzenlenmelidir.
2- Toplu sÖzleşme hakkına sahip olunması, kamu gÖrevlilerinin iş güvencesiyle mümkündür. Bu hakkın verilmesi, iş güvencesini tartışmaya açmanın gerekçesi yapılamaz.
3- Kamu GÖrevlileri Hakem Kurulu’nun oluşturulmasında bağımsızlık ve tarafsızlık prensipleri dikkate alınmalıdır.
4- Toplu sÖzleşmenin ayrılmaz parçası olan grev hakkının değişiklik paketinde yer almaması büyük bir eksikliktir. Bu eksiklik en kısa zamanda giderilmelidir.
5- Toplu sÖzleşme hakkının doğru bir zemine dayanması ve sağlıklı sonuçlar üretmesi için 657 ve 4688 sayılı yasalar başta olmak üzere ikincil mevzuattaki düzenlemeler, kamu çalışanlarının yeni haklar elde etmesini sağlayacak içerikte ve ivedilikle gerçekleştirilmelidir.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, bu kararların hayata geçmesi için Önerilerinin de yer aldığı raporları kısa sürede hazırlayarak başta Başbakan ve Meclis Başkanı olmak üzere konuyla ilgili bakanlık ve kamu kurumlarına ileteceklerini kaydetti.
TERÖR OLAYLARI TESADüF DEĞİL
Gündemdeki konularla ilgili de açıklama yapan Gündoğdu, “Son günlerde, tesadüfi olduğuna inanmadığımız bazı olaylar yaşandı. Bunlardan biri, Mavi Marmara’ya İsrail tarafından yapılan saldırı, biri nükleer silahlarla ilgili İran hakkında alınan kararda Türkiye’nin tutumu, bir diğeri İmralı’dakinin muhatap alınmamasının vehmiyle ortaya konulan tablo, biri de, güneydoğu halkını temsil ettiğini sÖyleyerek Meclis’e gelip de siyaset yapanların, İmralı’yı muhatap gÖsteren şaşı siyaset anlayışıdır.” şeklinde konuştu.
Ergenekon terÖr Örgütü soruşturmasında, yasal olarak takip edilen telefon gÖrüşmelerinden ortaya çıkan konuşmaların birilerinin düğmeye bastığını gÖsterdiğine de dikkat çeken Ahmet Gündoğdu, şunları kaydetti: “Basılan düğme, terÖrden, kandan kazançlı çıkmak isteyenlerin varlığını ortaya koyuyor. Yaşanan olaylar üzerine, çÖzüm olarak olağanüstü halin Önerilmesini Türkiye’yi yeniden kaosa sürükleyecek bir proje olarak gÖrüyoruz. Esas çÖzüm, olağanüstü hal yerine, olağanüstü birlikteliktir. Sağduyulu olmak, milletimizi birlik ve beraberlik içinde tutmak yapılması gereken en Öncelikli tutumdur. Anaların gÖzünün yaşının dinmesi sağlanırken, bataklık da kurutulmalıdır.”
BEDELLİ ASKERLİKLE, PROFESYONEL ASKERLİĞE GEçİLMELİ
TerÖrle mücadele konusunda, daha Önce dile getirdikleri bedelli askerlik Önerilerini yinelediklerini de sÖyleyen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, buradan elde edilecek kaynakla profesyonel orduya geçiş sağlanması gerektiğini belirtti. İki aylık acemilik eğitiminden başka bir birikimi olmayan askerlerin, hiç tanımadığı ve bilmediği bir arazide bÖlgeyi iyi bilen terÖristlerin karşısına çıkarılarak terÖr pisliğinden kurtulmaya çalışılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığına da dikkat çeken Gündoğdu, gerekli olanın uzman askerlik olduğunu dile getirdi.
SİVİL ANAYASA ACİLEN GEREKLİ
Dile getirdikleri bütün sorunların çÖzümü için baştan beri yeni sivil bir Anayasa istediklerini hatırlatan Ahmet Gündoğdu, “Kalkınmanın Önündeki engelleri kaldıran, Türkiye’yi her yÖnüyle kuşatan ve bütünlüğünü ortaya koyan, hukuk devleti olmanın bütün kriterlerini yansıtan bir anayasaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan işe gÖre değil, yapana gÖre gard alarak yapılanları gÖrdükçe, yeni anayasa ihtiyaç ve isteğini hep canlı tutmak lazım.” dedi.
DEĞİŞİKLİK PAKETİNİ DESTEKLİYORUZ
Topyekün anayasa ihtiyacının karşılanmadığını, ancak bir referandum paketi olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, bu paketin demokratik, laik, sosyal hukuk devlet ilkelerinin karşılık bulmasında Önemli bir gÖrev ifa edeceğini umduklarını sÖyledi.Ahmet Gündoğdu, paketin TBMM’den çıkmasını engelleyemeyen ve bu siparişi karşılanmayanların muhalefetin içine de el atarak yeni oyunlarla, kirli oyunculara destek vererek oyunlarına devam ettiğine dikkat çekti ve sağduyu çağrısı yaptı.“CHP’nin Anayasa Değişiklik Paketini, Anayasa Mahkemesi’ne gÖtürmesini de, yüksek mahkemenin başvuruyu kabul etmesini de ilkesizlik olarak gÖrüyorum” şeklinde konuşan Ahmet Gündoğdu, daha Önce yaşanan 367 dayatması ve başÖrtüsü yasağının kaldırılmasında yaşanan hukuksuzluğu hatırlattı.
ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI, TARTIŞILMALI
Anayasa Mahkemesi’nin değişiklik paketini gündeme almasını, evlenmek isteyen kişilerin kendi iradeleri dışında nikah tarihi belirlenmesi, bu tarih beklenirken daha evlenemeyen bu kişeler için bir başkasının boşanma davası açmasına benzeten Gündoğdu, ‘Bu durumda, Doç. Dr. Osman Can bütün gerçekleri kamuoyuna haykırdı. Osman Can, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararın TBMM tarafından tanınmaması çağrısını yaptı. Darbe anayasası kurumu bile olsa, Anayasa Mahkemesi’nin her istediğinde Anayasa’yı çiğneyerek TBMM iradesine ipotek koyması ve Türkiye’yi yargıçlar devleti haline getirmesinin Önüne geçilmelidir. Bu çağrının, kamuoyu tarafından tartışılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
TEK MADDE BİLE REFERANDUMA GİTSE ‘EVET’ DİYECEĞİZ
Gündoğdu, paketteki yargı reformunu içeren hususların Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi halinde desteklerinin devam edip etmeyeceği yÖnündeki soruyu ise şu şekilde cevaplandırdı: “Atatürk’ün, ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ sÖzü, paketin Anayasa Mahkemesi’nde gÖrüşülmeye başlamasından sonra enflasyona uğramıştır. Şeklen gÖrüşmesi bile doğru değildir. İçeriğine bakmadan, yeter sayısının oluşup oluşmadığı gibi hususlara bakması kabulümüzdür. Paketin içinde yanlış bulduğumuz hiç bir şey yok. Eksik bulduğumuz bir çok husus var. HSYK ve YAŞ kararlarının tamamının yargı denetimine açılmaması, kamu çalışanlarına toplu sÖzleşme hakkı verilirken grev hakkının verilmemesi bir eksikliktir. Anayasa Mahkemesi, eğer yargı düzenlemelerini içeren maddeleri iptal ederse, Anayasa’da tanımlı ‘hukuk devleti’ ilkesini ihlal etmiş olur. Hukuk rafa kaldırılırsa, tek ayaklı demokrasi ortaya çıkar. Tek ayaklı demokrasi de sağlıklı işlemez. Bir madde bile referanduma gitse, biz yine ‘evet’ diyeceğiz.”