İsmet Özel "İstiklal Marşı Derneği" Kurdu
Şair ve yazar İsmet Özel İstiklal Marşı Derneği kurdu: "İstiklal Marşı Derneği’ni farz-ı kifaye olduğu için kurdum" İşte şairin son rÖportajı:
İstiklal Marşı Derneği kuran İsmet Özel, kurduğu derneğin amacını ve beklentilerini Gerçek Hayat dergisine anlattı.
"İstiklal Marşı bizim tarifimizdir" diyen şair ve düşünür İsmet Özel İstiklal Marşı Derneği kurdu. "İstiklal Marşı Derneği’ni farz-ı kifaye olduğu için kurdum" diyen İsmet Özel, Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu tehlikelerin İstiklal Marşı’nın Öne çıkarılmasını kaçınılmaz kıldığını savunuyor.
Dernekte kendisi gibi ünlü isimler olmadığını sÖyleyen İsmet Özel, "Derneğimizde flaş isimler yok. çünkü Türkiye’de sosyalist ve İslami gÖrüşler dolayısıyla yapılan elemede herkes eleğin altına düştü" diyor.
"Mamul madde ihracıyla yaşayan İngiliz ve Alman emperyalizmi, bizim topraklarımızda en büyük düşman olarak Ermenileri gÖrdü" diyen İsmet Özel, emperyalizmin bugün gÖsterdiği düşmanlar karşısında da uyanık olunması gerektiğini belirtiyor.
Tüm Türkiye’de yaygınlık kazanacağını umduğu derneğin amacını ve faaliyetlerini Gerçek Hayat Dergisine anlatan İsmet Özel İstiklal Harbi’nin İstiklal Marşı’nda ifadesini bulan ideolojiyle verildiğini, İstiklal Marşı’nın bizim tarifimiz olduğunu sÖylüyor.
Halime KÖkçenin İsmet Özel ile Gerçek hayat Dergisi adına yaptığı rÖportajın bir kısmı:
> İstiklal Marşı Derneği adında bir dernek kurdunuz? Neden?
> 1918 yılının bir dÖnüm noktası olmasıyla İstiklal Marşı’nın birebir ilişkisi var. Türkiye’de yaşayan otlar da itler de İstiklal Harbi’nin sonucudur. Dar’ül İslam yapılan toprak parçası, dar’ül İslam olarak kaldı.
> İstiklal Harbi sayesinde?
>Evet. Osmanlı devleti ortadan kalktı. Geriye ne kaldı? Dar’ül İslam kılınan yerler. Türkler burayı Türkiye yapıncaya kadar, buralar Hıristiyan toprağıydı. Burası Mısır’dan Suriye’den farklı. Burası Türkiye olarak dar’ül İslam kaldı. Bizim hayatta olmamız doğrudan doğruya İstiklal Harbi’yle alakalı. O yüzden de İstiklal Harbi’nden sonra bu topraklar gerçekten İslamlaştırıldı. Ondan Önce bu toprakların yüzde 99’u Müslüman’dır denemezdi. Ama Cumhuriyet’ten sonra denmek zorunda kalındı. çünkü denmeseydi ne numara diye sorulacaktı. Birinci Meclis’te Lazistan ve Kürdistan mebusları var. İnsanlar bunu Örnek gÖsteriyor. O dÖnemde oralardan Lazistan ve Kürdistan mebusu çıkmasının sebebi, oraların İslam toprağı olduğunu belli etmek içindir. BÖyle denmediği takdirde, birine Ermenistan diğerine Pontus demek zorunda kalacaktık. İstiklal Harbi’miz, İstiklal Marşı’nda ifadesini bulan ideolojiyle verildi. Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu tehlikeler İstiklal Marşı’nın Öne çıkarılmasını kaçınılmaz kılıyor.
> Kimileri de Yeniden Milli Mücadele falan diyor? Sizin sÖylediklerinizle onlar arasında bir benzerlik kurulabilir mi?
> İki kere istiklal harbi verilmez. Bir kere gitti mi milli birlik, bir daha geri gelmez. İstiklal Marşı bizim milli birliğimizin zaruretini ve bu zaruretin şartlarını dile getiren metindir. Bizim yeniden bir tarif peşine düşmemiz başka mecralara sürüklenmek olacaktır. Tarif elimizde zaten. İstiklal Marşı’mız tarifimizdir.
> Dernek ne tür faaliyetler yapacak?
> Bu tarifin yaygınlaşmasından başka bir şey yapmaya gerek yok. çünkü kÖtülük bilginin saklanmasıyla ika ediliyor. Yani şu anda insanlar Türkiye’nin içinde olduğu durumu bilmiyorlar. Korkunç bir sansür var. Türkiye’nin ne olduğu ne olmadığı, kimlerin neye razı olduğu konuşulmuyor. Yani hem medya hem de siyasi dümenle yapıyorlar. Avrupa, Türkiye’deki baskıcı unsurlara destek veriyor. Daha yeni AİHM, yüzde 10 barajının hak ihlali olmadığına karar verdi. Aynı mahkeme, üniversitelerde kızların başÖrtüsüyle ders gÖrmelerine getirilen yasağı da onaylamıştı. İstiklal Marşı, “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” diyor. Hak edilmiş bir vatanımız, devletimiz, toprağımız var. Demek ki hak edilememişi de oluyor bunun. Kürt meselesi sÖz konusu olduğunda birileri çıkıp, “Biz Fransa için Korsika meselesini sÖz konusu ediyor muyuz?” diyor. Korsika hak edilmiş bir Fransız toprağı mıdır diye düşünmüyor bu benzetmeyi yaparken. Urfa’da Fransızlarla çarpışanlar Kürt müydü Türk müydü? Demek ki burada rol oynayan şey etnisite değil, tarihi rol. Yani tarihi rol gereği orada Fransızlarla çarpışanlar Kürt değil Türk idiler. Yani onlar Türk olmasalardı savaşmayacaklardı. Bugün olan budur işte. Netice itibariyle İstiklal Marşı Derneği, esas milli platformun İstiklal Marşı’nın kendisi olduğunu ve İstiklal Marşı’nı reddedenlerin de bizden olmadığını sÖyleyecek.
> Konferanslar mı vereceksiniz bunları anlatmak için?
> En azından, bu ülke çapında bir yaygınlığa kavuşacağı için, herhalde her kuruluşta bÖyle bir şey olacak. Hatırlarsan, Toparlanın Gitmiyoruz konferanslarında da bunu yapmaya çalışmıştık.
> Kimlerle birliktesiniz?
> Flaş isimler yok. Adı duyulmuş insanların, İstiklal Marşı Derneği’nin kuruluşunda yer almaları umut edilirdi. Fakat Türkiye’de sosyalist ve İslami gÖrüşler dolayısıyla yapılan elemede herkes eleğin altına düştü. Onun için kalbur üstü insan çok şükür ki yok derneğin kuruluşunda. Elenmemiş i insanlar var. Bu insanların da sayısının az olmadığına inanıyorum. Onlara manevra imkanı tanınmıyor. Ben, “Kürt realitesini niçin inkar etmeliyiz?” diye bir yazı yazdım, Süleyman Demirel’in “Kürt realitesini kabul ediyorum” sÖzünden hareketle. Demirel, 1980 sonrası siyasi hayatına bu cümleyi sÖyleyerek devam edebildi. Dolayısıyla kalbur üstü insanların hepsi bu realiteleri kabul eden insanlardır. Biz realiteleri inkar ederek işe devam etmek istiyoruz. Entelektüel namustan sÖz ediyoruz. Birisi Türkiye aleyhine bir şey yapıyorsa “Ben bunu Arnavut olduğum için yapıyorum” desin mesela. “Benim memleketim değil nasıl olsa burası” desin. “Burası benim memleketim” deyip adını koymuyorsa o da entelektüel namus değildir.
> Nasıl yani?
> Yani “Burası aslında Ermenistan’dır, dolayısıyla benim memleketimdir” deyip adını koymuyorsa. Yahut desin ki “Buranın adı Türkiye değil. Burası Pontus’tur bu yüzden de benim memleketimdir” desin. O zaman entelektüel namus olur işte.
> Gerçek Hayat’tan ayrıldıktan sonraki rÖportajlarınızdan bir kırgınlık, içe kapanma algılamıştık. ümidiniz kırılmıştı sanki. Şimdi ne oldu da yeniden insanlara fazlasıyla laf anlatmak durumunda kalacağınız bir işe koyuldunuz?
> Biz Müslüman’ız. Müslümanlıkta farz-ı kifaye diye bir şey vardır. Ben bu derneğin kuruluşuna emek verirken duygusal bir yükseliş içinde değilim. Bunu farz-ı kifaye olarak yapıyorum. Cenaze namazı kılmak gibi yani. Bir kişi bile kılıyorsa o namazı sizin üzerinize farz olmaktan çıkar. Ama yok işte. İstiklal Marşı Derneği kuracak insan yok Türkiye’de. Toparlanın Gitmiyoruz konferansları için de aynı sÖz konusuydu.
RÖportajın devamını Gerçek Hayat dergisinin bu haftaki sayısında bulabilirsiniz... Ayrıntılı bilgi için: www.gercekhayat.com