HEZEYAN VE SERZENİŞLE, BAŞARI GÖLGELENEMEZ
Yetkisini geçen yıl Memur-Sen’e kaptıran, bu yılki toplu gÖrüşmelerde son 9 yılın en iyi kazanımlarını kabul etmeyerek haklarını savunduğunu iddia ettiği kamu çalışanlarını masada yüzüstü bırakıp giden konfederasyonun bir yÖneticisi, katıldığı televizyon programında Memur-Sen’e sataşmalarda bulunmuş.
Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş’un katıldığı bir tv programındaki eleştirinin Ötesinde anlam içeren sÖzlerini, ‘KÖtü sÖz sahibine aittir’ diyerek, iade ediyor ve aşağıdaki gerçeklerin de bir kez daha kamuoyunun bilmesinde fayda mülahaza ediyoruz.
Konfederasyon yÖneticisinin sÖzleri ve cevaplarımız aşağıdaki şekildedir:
YALAN 1:
...Diğer konfederasyon ise; her sÖyleminde iktidarla ortak hareket eden ve hükümetle yandaşlığı inkar etmeyen, onlarla birlikte çalışan bir konfederasyon.
(*) Memur-Sen, bugüne kadar bir siyasi gÖrüş ve partinin yandaşı, arka bahçesi olmamıştır. Olmayacaktır da. Kongrelerini siyasi partilerin gÖlgesinde yapan, genel başkan adaylarını bir siyasi partinin genel başkanının belirlediği konfederasyonların ve Fahrettin Yokuş’un bunu anlamasını beklemiyoruz. Bunun Örneğini isteyenler konfederasyondan tekme tokat kovulan genel başkanları ve genel başkan adaylarını hatırlasınlar, yeterli. KÖrlerin dolma yemesi gibi; her konfederasyonun kendileri gibi yandaş ve arka bahçesi olduğunu düşünüyorlar. Bu bir zavallılık, acziyet ve içindeki hezeyanın dışa vurumudur.
YALAN 2:
Kamu-Sen memurların yükünü tek başına taşıdı.
(*) Kamu-Sen’in memurların yükünü tek başına taşıdığı kocaman bir yalan. Kamu-Sen, yetkili olarak katıldığı bunca yıl ve yetkisini Memur-Sen’e kaptırdığı son iki yılda, kamu çalışanlarının sorunlarını çÖzecek, onların taleplerini içeren bir kazanım elde edememiştir.
2008 yılında Kamu-Sen yetkili olmasına karşın, mutabakatla sonuçlanan gÖrüşmelerdeki kazanımlar, Memur-Sen’in elde ettiği başarıdır. Toplu gÖrüşme masasında, Başbakanla gÖrüşmenin mutabakata girmesini isteyen bir konfederasyon başkanının ve mensubu olduğu diğer yÖneticilerin, ülkenin başbakanı ile gÖrüşülmesine duyduğu hazımsızlığı da, kıskançlığın dışa vurumu olarak değerlendiriyoruz. Mutabakatla sonuçlanan 2008 yılı sonuç-kazanımlarıyla bu yılki kazanımlar Memur-Sen’in başarısıdır. Tek başına yük omuzladıklarını sÖyleyenler, temsil ettikleri ideolojinin masanın başarısız olması için verdiği direktifin dışında bir şey taşımadıkları da ortaya çıkan sonuçtan malumdur.
YALAN 3:
İktidarın mutabakat imzaladığı, sendikasının imzaladığı talepler, memurların taleplerini karşılamıyor. Malum sendikanın taleplerinin yüzde 80’i kabul edildi.
(*) 2010 yılı toplu gÖrüşmelerinde Memur-Sen’in Kamu İşveren Kurulu ile imzaladığı toplu gÖrüşme tutanağındaki mutabakatların, kamu çalışanlarının taleplerini karşılamadığı da kocaman bir yalandır. Zira, Memur-Sen’in ısrar ve teklifiyle bu noktaya gelen yüzdelik zam, ek Ödeme, toplu gÖrüşme primi, aile yardımı Kamu-Sen’in hayal ve tahmininin Ötesinde bir rakama ulaşmıştır. Memur-Sen’ın en az 80 TL olsun dediği ek Ödemede 50 TL’ye razı olmaya hazır olanların bugün bu saçma iddialarda bulunması, beceriksizliğini başkalarına çamur atarak kapatma çalışmasından Öte bir şey değildir.
YALAN 4:
4+4, zaten enflasyon farkını karşılıyor, refah payı yok. Ek Ödeme ise, zaten hükümetin sÖz verdiği bir uygulama. 2009 ve 2010 yılları için buralara zam yapılmadı. 80 TL artış konuldu. Bundan da 1 milyon memur faydalanacak. Bunlara karşı, biz taban aylığına yapılacak zam talebiyle gittik. Bu talep, Memur-Sen’de yoktu. Bu talebimiz kabul edilseydi, biz de imza atacaktık.
(*) Verilen rakamları küçümseme, başarılı bir mutabakatı küçük düşürmeye yÖnelik sÖzler, aslında içine düştükleri açmazı sergilemektedir. Taleplerinin üstünde teklif ile şok olan ve şaşıranlar, bugün kamu çalışanlarının lehine olan kazanımları küçük düşürmeye çalışmaktadır.
YALAN 5:
DüPE DüZ BİR HEZEYAN...
Hükümet, zam teklifini gece 21’de ancak getirebildi. Biz, rakamları yükseltmek için sürekli mücadele verdik. GÖrdük ki biz o mücadelede yalnızız. Bizim imzalamadığımız metni, başka konfederasyon sevinçle koşa koşa imza atmıştır. Nedenlerini de kamuoyu biliyordur. ...Biz o yüzden 2,5 milyon memurun hakkını savunmak için elimiz zayıfladı. Hakkımızı alamayınca da o masadan imza atmadan ayrıldık.
(*) Daha Önce de belirttiğimiz gibi, Memur-Sen kimsenin yandaşı değildir. Kamu çalışanlarının, milletimizin ve insanlığın yararına olan her çalışmanın yanında, bunların aleyhine her çalışmanın da karşısındadır. Geçen yıl toplu gÖrüşme masasında Önerilen 2,5+2,5 gibi komik zammı Yetkili Konfederasyon olarak imzalamayacağımızı belirtip, Uzlaştırma Kurulu’na gÖtüren de Memur-Sen’dir. Mevcut yasayla bir daha toplu gÖrüşme masasına oturmayacağını açıklayan ise yine Memur-Sen’dir. Masaya sıkı sıkı sarılmayı marifet sanan bir zihniyet ve anlayışın bunu anlamasını da beklemiyoruz. Geçtiğimiz yıl, yaptığımız ‘toplu sÖzleşme yasası çıkmazsa, masaya oturmayalım’ teklifimizi kabul etmeyip, masadan kopamayanlar hafızalarını tazelediğinde bütün gerçekleri hatırlayacaklardır.
Yandaşlık ve yalakalığı yapanların kimler olduğunu bulmak için; kriz sebebiyle alım gücü düşmüş kamu çalışanlarına ‘harcayın, ekonomiye can gelsin’ kampanyasına katılanlara bakmamız lazım. Memur-Sen, kendisine üst seviyeden yapılan bu davete katılmamış ve, “Yokluk içinde bulunan, Ağustos ayında maaşına zam isteyeceğimiz kamu çalışanlarına şimdi, ‘para harcayın’ demek, bizim ilkelerimizle bağdaşmaz” cevabını vererek katılmamıştır. Ancak esnaf ve ticaret odalarıyla kol kola girerek bu kampanyaya destek olanlar, ya yandaşlığın tanımını bilmiyorlar ya da ne yaptıklarının farkında değiller.
Anayasa değişikliği paketinde toplu sÖzleşmenin olmadığını Öğrendiğimiz gün, ‘içinde toplu sÖzleşmenin yer almadığı paket için destek ziyaretine gelmeyin’ açıklamasını yapan ve restini çeken de Memur-Sen’dir.Yine bu anlayış; sabahleyin protesto ettiği bakanla beraber çalışmak ve yÖnetim kurulu üyesi olmak için SGK koridorlarını aşındırmış, müteakip kişisel hırs ve menfaat ihtirasları sebebiyle sendikal yaşamını sonlandırma pahasına atılan adımların temsilcisidir. Son anda kendilerine lütfedilen oksijen çadırı ile yeniden hayata dÖnmüş dünya malı kurbanları, başkaları adına mücadele etmeyi nereden bilecekler? Onlar, emekliliklerinde kıyak maaşa yol açacak yüksek rakımlı ek gÖstergelerin peşinde koşmaktan Öte bir şey yapmamıştır.
Hayatlarının hiç bir dÖneminde bÖyle bir mücadelenin içine girmemiş, bir başarı elde edememiş olanların bunu anlamaları mümkün değildir. çünkü onlar genel başkanlarını siyasi bir parti liderinin talimatıyla seçmiş, yine aynı yerden gelen talimatla genel başkanlarını sendikadan kovmuş bir anlayışın temsilcisidir.
Kamu çalışanları ve milletimiz bilmektedir ki; kamu çalışanları lehine olan her kazanımda Memur-Sen’in imzası vardır. Mücadele eden de, mücadele sonunda başarıyı elde eden de Memur-Sen’dir.Acınacak hallerini gÖrmezden gelip, etrafıyla ilgilenenler teldeki cambazı gÖsterenlerdir. Bu tür yalan ve hezeyanlara artık kimse itibar etmemektedir. Şapka düşmüş, kel gÖrünmüştür.Sendika yasasının çıktığı Anasol-M hükümeti dÖneminde, bir yılda 360 bin üyeye ulaşanlar, bakanlar eliyle üye formu taşıyanlar, Memur-Sen’in 9 yılda geldiği noktayı hazmedemeyip, hezeyanda bulunmaktadır.
YALAN 6:
Referandum sonrasına bu masayı taşımak istediler. çünkü verecek çok şeyleri yoktu. Türkiye Kamu-Sen’in ısrarlarıyla da iki defa tekliflerini revize ederek, artırarak bu noktaya getirdik. Diğer konfederasyonlar da bizim gibi güç birliği yapsalardı, ben inanıyorum memur o masadan daha karlı çıkacaktı. (sunucu KESK’i soruyor) Diğer sendikanın da işbirliği yapması zaten elimizi iyice güçsüz hale getirdi.
(*) Kamu-Sen’in ısrarıyla hükümetin teklifini revize ettiği de bir yalandır. İçeride bütün mücadeleyi Memur-Sen vermiş, bizim mücadelemizle elde edilen mali hakların hepsini kabul etmiş, sadece taban aylığa zam teklifinde ısrarcı olmuşlardır. Uzlaştırma Kurulu’na başvururken, sadece taban aylığını gÖtürüp, diğer rakamları kabul edenlerin bugün alınan sonuçları başarısız olarak addetmesi kendileriyle bir çelişkidir.