GÜNDOĞDU: TÜRKİYE’NİN ÇILGIN PROJESİ, YENİ ANAYASA OLMALI
Ahmet Gündoğdu, İstanbul üniversitesi Fen Fakültesi Cemil Birsen Konferans Salonunda düzenlenen Uluslararası Anayasa Sempozyumuna katılarak bir konuşma yaptı. Konuşmasında, anayasanın Devletin millete karşı bir taahhütü olduğunu dile getiren Gündoğdu, “Anayasalar devletle millet arasındaki iletişimin ilkelerini düzenleyen metinlerdir. Anayasa bütün bunların yanında milletin hedeflerini gerçekleştirme aracı olan devleti ve erklerini dizayn eden, aralarındaki ilişkiyi belirleyen ve yÖneten koordinasyon kurgusudur.” şeklinde konuştu. Teorikte bÖyle olmasına rağmen bizim anayasalarımızın bir çoğunda bu gerçeğin gÖz ardı edildiğine dikkat çeken Ahmet Gündoğdu, anayasalarımızın genellikle kurallar ve yasaklar manzumesi, resmi ideolojinin kitabesi işlevi gÖrdüğünü ifade etti.
Geçmişte yaşanan tartışmaların bile yeni anayasa ihtiyacını yansıttığını dile getiren Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 82 Anayasası’nın ihtiyaçları karşılamadığı düşüncesiyle 1982’den bu yana, üçte birini kapsayacak şekilde, yaklaşık 18 kez değişikliğe uğradına dikkat çekti.
Bu orandaki değişikliklerin bile yeterli gÖrülmediğini ve toplumun yüzde 70’den fazlasının tümden bir anayasa değişikliği talep ettiğini kaydeden Gündoğdu, “Gelinen noktada marjinal ulusalcı bir kesim dışında 1982 Anayasası’nı savunan kimse kalmamıştır. Toplumun bu ihtiyacı katlanarak sürüyor olmalı ki Abant Platformu, Anayasa çalışma Grubu, Yeni Anayasa Platformu, TüSİAD ve TESEV yeni anayasa taslağı çalışmaları yapmaya ve müzakereler yürütmeye devam ediyorlar. Bizde Memur-Sen olarak kısa, Öz ve milleti merkeze alan bir anayasa taslağına ilişkin çalışmamızı başlattık. Bu çalışmamızı seçimlerden sonra kamuoyu ile paylaşacağız” şeklinde konuştu.
NİçİN YENİ ANAYASA?
1982 Anayasası’nın neden ve niçin değiştirilmesi gerektiğine yÖnelik gelecek soruya ise, “Toplumun bilim, sanat, kültür ve ekonomi gibi alanlarda büyük hamleler yapmaya hazırlandığı bir dÖnemde bu anayasayla ne toplumun ne de Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir adım ileriye taşınması mümkün değildir” şeklinde cevap verilebileceğini de ifade eden Gündoğdu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan gelişmelerin bunun en açık Örneği olduğunu kaydetti.
Yasakçı zihniyetiyle Türkiye’yi bunaltan ve halkın Özgürlük alanlarını daraltan 1982 Anayasası’ndan bir an Önce kurtulmak gerektiğini de ifade eden Ahmet Gündoğdu, “Yeni anayasa, kimlik tartışmalarına son verecek, temel hak ve Özgürlüklerin alanını genişletecek ve vesayeti sonlandıracak niteliklere sahip olmalıdır. Yeni anayasa, Öncelikle devletin demokratik ve çoğulcu yapıda Örgütlenmesini düzenlemelidir. Yeni anayasa, hak ve Özgürlükleri tanımlayıcı, sınırlayıcı ve seçici değil, onları tanıyan ve güvence altına alan içerikte olmalıdır. Siyasi partilerin bu seçim sürecinde anayasayla ilgili gÖrüşlerini net olarak açıklaması seçimlerden sonra yapılacak anayasanın Önünü açacaktır. Yeni anayasa süreci parlamento dışı toplum kesimlerini de kapsayacak şekil ve kurumsal bir yapı içerisinde ele alınmalıdır. Temel hak ve Özgürlükler, yeni anayasa sürecinin ana odağı olmalıdır. Başbakanlık, yarı başkanlık tartışmaları anayasa yapma sürecini gÖlgelememelidir” şeklinde konuştu.
KORKULAR, ANAYASA MADDESİ OLARAK DİLE GETİRİLMİŞ
Mevcut Anayasanın Özünün güvensizlik ve korku olduğunu vurgulayan Gündoğdu, ayrıntılı bir anayasa kaleme alınarak yasama organının hareket alanının daraltıldığını, bir anlamda ‘yasama organına güvenmiyoruz’ mesajı verildiğini de ifade ederek, “Yürütme yetkisinin tanımlandığı maddede ‘Anayasa ve kanunlara uygun’ şerhi konulurken yasama ve yargı için bÖyle bir tespit yapılmamıştır. Anayasa koyucu yürütmeyi güvenilmez bir erk olarak tasarlamıştır. 1982 Anayasası, korkularını Anayasal hükümlerin altına saklamış ve güvensizliği ilke edinmiş bir anlayışla yazılmış bir anayasadır. Güvensizlik bÖyle iken Anayasanın asıl şifresi korkudur. çünkü sınırlı temel haklar, sınırsız yasaklar, biraraya getirilmek suretiyle millete ‘senden korkuyorum, kendimi korumalıyım’ anlayışına sahip olan devletin demokratik sosyal hukuk devleti olduğu empozeye çalışılmıştır” dedi.
Genel olarak yeni anayasanın omurgasını oluşturacak temel hakları; yaşama hakkı, insanın benliği ve kişiliğini koruma hürriyeti, düşünce hürriyeti, inanç hürriyeti, teşebbüs hürriyeti ve sendikal hürriyetler olarak sıralayan Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, bu temel hak ve Özgürlüklerin güvenlik eksenli değil insan merkezli ve Özgürlükçü bir anlayışla düzenlenmesi gerektiğine de dikkat çekti.