Erdoğan: Memur-Sen olmasaydı, 28 Şubat'ı Çok Daha Ağır Yaşardık
Memur-Sen, "Millete Vefa Yolunda 20. Yıl" programı düzenledi. Programa Büro Memur-Sen Genel Başkan Vekili Mehmet Hadi Erdoğmuş, Büro Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları Vecdi Yanbaz, Kutbettin Aydın, Nihat Tunç, Mustafa Mengütaycı, Sezayi Soysal ve ülkenin dört bir yanından gelen Büro Memur-Sen teşkilatları da katıldı.
Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen programının onur konuğu cumhur başkanı recep Tayyip Erdoğan oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, Memur-Sen'in kurucusu merhum Akif İnan'ı rahmetle anarak, sendikanın bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Erdoğan, "850 binin üzerinde üyesiyle Memur-Sen, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri konumuna yükseldi. Merhum Akif İnan tüm baskılara rağmen burayı kurdu. Eğer Memur-Sen olmasaydı, 28 Şubat'ı çok daha ağır yaşayabilirdik. Eğer Akif İnan ve arkadaşlarının temel felsefesini anlayamazsanız, bu yolda takılıp kalırsınız" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bereketini tüm dünyaya gösterdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler, bize tek sesli, tek renkli diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı, 'Gazete budur, televizyon budur' diye yutturmak istediler. Bize birtakım örgütleri 'Sivil budur, sivil toplum örgütü budur' diye yutturmak istediler, bize sahtekarları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını, hem de alın terlerini sömürenleri 'Din alimi budur, hoca budur' diye yutturmak istediler. Kardeşlerim, geçen de açıkladım. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. İşte biz en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını, bu toprakların tam tersine son derece bereketli olduğunu hem Türkiye'ye, hem dünyaya gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz."
"HEPSİNİN DE HEDEFİ YENİ TÜRKİYE"
Pensilvanya medyası ile PKK medyasının aynı dili kullandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Bölücü terör örgütü, güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor, bu ülkenin bir siyasi partisinin, hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla, Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp, 'PKK niye silah bıraksın' diyebiliyor. Dikkat edin, Pensilvanya medyası ile PKK medyası aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Çünkü hedefler aynı. Hepsinin de hedefi yeni Türkiye. Hepsinin de hedefi güçlü, büyük, diklenmeden dik durabilen, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, 'Dünya beşten büyüktür' diyebilen bir Türkiye. Her gün askerimize, polisimize kahpece kurşun sıkıyorlar, ertesi gün bakıyorsunuz, PKK medyası, Pensilvanya medyası, Doğan medyası, diğerleri ve maalesef siyasi partiler, çıkıp utanmadan 'Bunu Saray yaptı, bunu devlet yaptı' diyebiliyorlar. Aynı dili kullanıyorlar. Çünkü aynı merkezden talimat alıp ittifak halinde konuşuyorlar."
"BUNA MİLLET İNANDI MI?"
"Bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul'un bir yerinde bu yapılar bir araya geliyor ve Amerika'dan gelen bir kampanya organizatörü bunlarla beraber bir araya oturup onlara istikamet veriyor. Diyor ki, 'Yalan söylemeden çekinmeyeceksiniz. Doğruyu bile defalarca yalan makinesi gibi kullanacaksınız, kullanacaksınız ve ondan sonra o aynen doğru olarak kabul edilir' diyor. Kampanyayı da bunun üzerine bindiriyorlar. Bak son zamanlarda ne demeye başladı malum bir tanesi, 'Bizim PKK ile alakamız yok, PKK'nın da bizimle alakası yok.' Buna bu millet inandı mı? İnanıyor mu? Ama bak bunu söylemenin sebebi, evet kampanya yürütücüsünün verdiği talimattır.
"MEYDANI BIRAKMAYIZ"
Bunlara göre sadece terör örgütü masum, onun dışında herkes suçlu. Bu ülkeyi içeride ve dışarıda DEAŞ terör örgütüne destek veren ülke gibi gösterecek kadar hainler, o kadar alçaklar, o kadar yalancılar. Bakın burada açık açık ifade ediyorum, bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın. Biz yalan söylemeyiz, biz iftira üretmeyiz, biz mahreme, aileye, kutsallara dil uzatmayız ama kusura bakmasınlar bu edepsizliğe ve bu edepsizlere de meydanı bırakmayız."