100 yıllık işgal, 20 yılı aşkın abluka, 3. yılına giren hızlandırılmış bir soykırım. Terör devleti İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de büyük bir insanlık suçu işlemeye devam ediyor. Katil Netanyahu hükümetinin Filistin halkına yönelik başlattığı saldırılar, topyekûn bir katliama dönüşmüş durumda. Bu vahşet, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bir soykırımın adı oldu.
Katil Netanyahu ve soykırımcı siyonist hükümetinin “Büyük İsrail” hezeyanı uğruna uluslararası hukuku ayaklar altına almaya devam ettiği saldırılarda Filistin Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre, 66 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, 169 binden fazla insan yaralandı. Ölenlerin çoğunu kadınlar ve çocuklar oluşturdu. Bugün Gazze’ye uygulanan ağır abluka nedeniyle gıda ve ilaç yetersizliğinden 450’den fazla kişi, bunların arasında 150’den fazla çocuk, açlık ve hastalık sonucu hayatını kaybetti. Bu sayı her geçen gün artmaya; abluka, açlık, susuzluk ve hastalık birer silah olarak kullanılmaya devam ediyor.
Ancak katil Netenyahu’nun bu hezeyanı ne tarih önünde ne de insanlık vicdanında asla kabul görmüyor ve görmeyecektir de. Çünkü 7 Ekim 2023’ten beri süren bu vahşet, yalnızca Filistin halkını değil, aynı zamanda tüm insanlığın vicdanını, onurunu ve değerlerini hedef alıyor. Bu katliamın sorumluları yalnızca katil İsrail değildir; katliama dur diyen, vicdan sahibi kendi vatandaşlarına da acımasızca saldıran, Siyonistleri her açıdan destekleyen ABD ve Batılı uşakları ile sessiz kalarak suça ortak olan uluslararası sistem de bu insanlık suçunun parçasıdır. Fakat bu kadar engellemelere, karartmalara, sansüre rağmen dünya bugün ikiye bölünmüş durumda: Bir yanda çıkarlarını insan hayatının üstünde tutan, işgali ve zulmü destekleyen Siyonist cephe, diğer yanda ise vicdanın, merhametin, insanlığın, ahlakın ve adaletin yanında duran dünya halkları…
Mekke ve Medine’den sonra Müslümanlar için en kutsal şehir olan Kudüs’e ev sahipliği yapan Filistin, bugün her zamankinden daha fazla ümmetin yardımını bekliyor. Memur-Sen’imizin Kurucu Genel Başkanı, Kudüs Şairi Mehmet Akif İnan, dizelerinde bu çağrıyı yıllar önce şu sözlerle dile getirmişti:
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu.
Götür Müslüman’a selam diyordu,
Dayanamıyorum bu ayrılığa,
Kucaklasın beni İslam diyordu.”
Büro Memur-Sen olarak bizler de, katliamın başladığı ilk günden bu yana vicdanları harekete geçirmenin mücadelesini verdik ve her platformda sesimizi ve sözümüzü yükselttik, Filistinli kardeşlerimizin yanında, siyonist işgalcilerin karşısında yer aldık. Çünkü Filistin halkının varoluş mücadelesi, bizim de onur mücadelemizdir.
Biz inanıyoruz ki:
Gazze özgürlüğüne kavuşacak,
Bağımsız Filistin Devleti kurulacak,
Siyonizm, işgal ve zulüm emellerine asla ulaşamayacaktır.
Kelimelerin kifayetsiz, acıların tarifsiz kaldığı Siyonist Soykırımın üçüncü yılına girdiği şu günlerde terörist israili, katil Netenyahu ve onların maşalarını lanetliyor; bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde hayatlarını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bugün ve her daim Filistin halkının adalet, özgürlük ve insanlık mücadelesini sonuna kadar desteklediğimizi bir kez daha haykırıyoruz:
Kahrolsun soykırım!
Kahrolsun işgal!
Yaşasın Filistin direnişi!